Münih Güvenlik Konferansı’nın ana gündemi: Çok kutupluluk

Münih Güvenlik Konferansı, Atlantik perspektifli yaklaşan Batı dünyasının askeri manada stratejisini, jeopolitik atılımların belirlenmesinde kıymetli merkezlerdendir. Bu yıl 61.kez düzenlenecek. Konferansın 2025 yılı başlığı “çok kutupluluk” başlığıyla başlıyor. Bir manada Putin’in konferansa geri dönüşü diyebiliriz. Dünya, ABD başkanında “tek kutupluluktan çok kutupluluğa kayıyor” diyor. Bunu derken “çok kutupluluğa kaymalı” diyen Vladimir Putin’in 18 yıl evvel Münih Güvenlik Konseyi’nde söylediği kelamlarını hatırlattılar. 151 sayfalık bir rapor, konferans 14 Şubat’ta başlıyor. Konferansta kıymetli isimler var. Raporda yer alan ana saptama, dünyanın tek kutupluluktan, çok kutupluluğa yanlışsız ilerlediği tarafında. “Çok kutuplu bir nizam ortaya çıkacak. Bu türlü bir periyoda şahit oluyoruz yahut hali hazırda bunun içinde yaşıyoruz” deniyor. Olağanda Soğuk Savaş iki kutupluydu raporda iki kutupluluktan bahsetmiyor. Rapor, ikiden fazla kutupluluk olmasından bahsediyor. Raporda, Amerika – Çin rekabetine atıf yapılıyor. Olayın sadece Amerika ve Çin ortasındaki gayretten daha fazla güç çabasına evirilebilir” tabiri geçiyor. Bu nokta kıymetli, zira farklı farklı güç merkezleri var. Çin değerli bir ekonomik güç, değerli bir askeri güç olma yolunda ilerliyor. Çin dışında değerli güç merkezleri var Rusya, Hindistan, Türk dünyası da var. Raporda, Amerika’nın dünyadaki rolünün azaldığı söyleniyor. Amerika’nın liderlik rolünden çekilmesi savaş ve barış konusunda sonuçlar doğuracaktır sözü yer alıyor. “ABD olmadan insanlığın karşı karşıya olduğu birçok önemli tehdidin kimileriyle uğraş edebilmenin hayal olduğu” da raporda sav ediliyor. Bunun hakikat olduğunu düşünmüyorum. Hala Amerika’dan medet uman önemli bir zihniyet var. Çok kutuplulukla birlikte liberalizmin de zayıfladığı söyleniyor. Bu son derece değerli bir vurgu. ABD’nin Avrupa için artık bir risk ögesi olduğu, inançlı bir yer olmadığı da lisana getiriliyor. Avrupa, yanlış siyasetleriyle kendisini savunmasız bıraktı. Türkiye, Rusya ile irtibatı koruyarak gerçek bir siyaset izledi.